11 Eylül 2010 Cumartesi

MAHALLE BASKISI


MAHALLE BASKISI


Prof. Dr. Şerif Mardin'in Tezlerinden Hareketle Türkiye'de İslam, Cumhuriyet, Laiklik ve Demokrasi

Hazırlayan: Ruşen Çakır

Yayınevi : Doğan Kitap- 1.Baskı- Eylül 2008


Basım Yılı: 1.Baskı- Eylül 2008


Sayfa Sayısı: 185



Geçtiğimiz yılın en çok konuşulan ve tartışılan konularından biriydi bu ''mahalle baskısı'' kavramı.


2007’de Washington’da Şerif Mardin, kendisiyle röportaj yapan Ruşen Çakır’a ‘’Mahalle baskısı bilinmeyen ve sosyal bilimce ifade edilmesi çok zor olan bir havadır.Bu havanın AKP’den bağımsız olarak Türkiye’de yaşadığına inanıyorum. Dolayısıyla bu havanın gelişmesine müsait şartlar oluşursa o zaman AKP de bu havaya boyun eğmek zorunda kalacaktır. ‘’ dedi. (sf 23)


Dedi ve sonra kendisinin bile çok şaşıracağı bir şekilde bu kavram tartışıldı, hemen hemen her köşe yazarı tarafından dile getirildi.


İşte kitap bu röportajın ardından meydana gelen yankılara yer vermiş. Köşe yazarlarının konu hakkındaki görüşlerini derlemiş.


Kitabı okurken sanki Google’da ‘’mahalle baskısı’’ yazmışsınız da , çıkanları okuyormuşsunuz gibi oluyor.


Şerif Mardin’in söyledikleriyle alakalı alakasız pek çok yorumun ardından Ruşen Çakır, Şerif Mardin’le tekrar bir söyleşi hazırlıyor. Mardin’in evinde yapılan ve Mardin’in ‘’Cumhuriyetin ideolojisi aslında karşı çıkma üzerine kuruludur. Benim kuşağımın en önemli ideolojisi antiemperyalizmdi. Yani bize hep karşı çıkma öğretildi. Ne istediğimiz önemli değildi. Sonuçta çok ilginç bir çelişki çıktı ortaya: Batı’yı seveceksin ama onun sana yaptığı kötülükleri de her an kafanda taşıyacaksın.’’ (sf 92) dediği söyleşi ilkinin aksine hiç dillendirilmedi.


Mahalle baskısı kavramının yankıları sürmekte iken Ruşen Çakır öncülüğünde ‘’Mahalle Baskısı Ne Demek İstedim’’ toplantısı düzenleniyor. Şerif Mardin ve beş katılımcının daha olduğu halka açık tartışmada Mardin, mahalle baskısını biraz daha açıyor. Bunu yaparken bambaşka bir tartışma konusu daha çıkıyor.Özetle; ‘’…Mahalle hem şahıslardan meydana gelen , hem bir bütün olarak meydana gelen bir unsur. Kitaplarımızın izah etmesi gereken nokta bir mahallenin nasıl bir kolektif yapıya sahip olduğu ve aynı zamanda nasıl tek tek şahıslardan meydana geldiği ve nasıl birlikte ortaya çıktığı.Bu işin kültürle ve kültür üzerine çalışmış kimselerle bir ilişkisi olduğu görülüyor. Bunlar Durkheim, Weber gibi kimseler…’’ sf 100


‘’…Bir topluluğun kurulması için değerler, değerlerin paylaşılması lazım. Herhangi bir topluluğun çalışabilmesi için bu değerlerin içinde özel bir değer tipi olması lazım. O değer tipi iyi, doğru ve güzel hakkındaki düşüncelerdir…Ancak Cumhuriyette iyi, doğru ve güzel hakkında çok derine giden bir düşünce yok. Avrupa’da bu konuda onbinlerce sayfa yazı yazılmış.Bizim cumhuriyet öğretimizde iyi, doğru ve güzeli derinlemesine araştıralım diye bir şey yok…’’


''…Mahallenin içinde cami var, caminin imamı var, imamın okuduğu kitaplar var, tekke var, tarikat var.Külliyeler var, esnaf var. Cumhuriyette buna şöyle bir rakip geldi. Öğretmen, okul, öğrenci, öğrencinin kitabı ondan sonra ve cumhuriyetin öğretmenle beraber getirmiş olduğu bütün bir inşa var. Uzun vadede bu iki inşanın birbiriyle rekabetinde bir tanesinin kaybettiğini görüyoruz. Kim kaybetti? Öğretmen kaybetti…’’ sf 102


Bu tartışmadan da bu kez ‘’Cami, imam, imamın okuduğu kitaplar ve tekkelerden oluşan mahalle; cumhuriyeti temsil eden okul ve öğretmenden oluşan yapıyı zaman içinde yendi.’’ (Fikret Bila-Milliyet) yorumları alıp başını gidiyor.


''Bununla beraber saflar değişiyor. İlkin ‘dindarlar toplumun diğer kesimlerine baskı uygulayabilir’ diyen Prof. Mardin vardı. Bu seferse daha çok ‘esas baskı dindarlara uygulanıyor.’ Diyen Prof. Mardin var.Sonuç olarak, Türkiye’nin bir ara epeyce üzerinde durduğu bir tartışmalar dönemi geçirilmiş oldu.’’


''…Mahalle baskısını Türkiye’de tartışırken , aslında İslam’ı, İslamcılığı, İslami hareketi, laikliği, laikliği bir yaşam tarzı olarak benimsemiş kişilerle daha muhafazakar kişiler ya da gruplar arasındaki doku uyuşmazlığını ve gerilimleri tartıştık...’’


Artık bu muhabbetler de, bir dönemi meşgul etmiş bir konu/kavram olarak tarihimizdeki yerini aldı bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder