18 Ekim 2012 Perşembe

KAYDA GEÇSİN




KAYDA GEÇSİN

Yazarı: Ece Temelkuran

Yayınevi: Everest Yayınları

Basım Yılı: 1. Basım-Şubat 2012, 9.Basım-Mart 2012

Sayfa Sayısı: 319



Ece Temelkuran çok dertli. İsyanlarda. Haksız da değil.

Memleketin gidişatından tedirgin. Bu tedirginliği, iktidar muhalefeti yaptığı için işinden gücünden olmasından kaynaklanmıyor. Samimi bir tedirginlik onunkisi.

Sırf gazetecilik yaptığı için, kitap yazdığı için tutuklanan meslektaşlarına üzülüyor. Çocukluğunu yok yere hapishanelerde geçirenlere üzülüyor. İşçiye üzülüyor, fakire üzülüyor. Kitabın her sayfasında bu üzüntü dalga dalga çarpıyor insanın suratına.

Kürtlerin meseleleri hakkında konuşması/yazması, bu meseleler hakkında ılımlı görüşlerini dile getiren herkesi olduğu gibi onu da yaftalıyor. O yüzden bu yaftalamalardan sıyrılmak zorunda kalıyoruz kendimizi anlatırken."Her kesim, kendini ne olmadığı üzerinden tarif etmek zorunda kalıyor. Darbeci değilim, şeriatçı değilim, terörist değilim"

Birbirimizi tanısak işlerin daha kolay yürüyeceğini söylüyor ama "Tanışmamızı engelleyen bir başka mesele ise hep birbirimizi çıldırma anında görüyor, birbirimize o zaman bakıyor olmamız. Atatürkçüler darbecilikle suçlanmaktan öfkelenmişken, İslamcılar depremde yıkılan Kuran kursunda ölen çocuğunun hakkını aramazken, Aleviler çalıştaylara karşı kavga ederken ve Kürt çocuklar taş atarken...Kameralar tam o anda bize dönüyor ve kendimizi, Türkiye'yi o anda görüyoruz: Hep kavga ederken. Bu da ülkenin kendiyle ilgili bir kanaat oluşturmasına neden oluyor: 'Biz birlikte yaşayamıyoruz.' sf 6

"Kürtler, Türkler ve Hepimiz", "Bizim Memleket" ve "Başka Memleketlerden" notlarla bitiyor kitap.

Nagehan Alçı gibi, Rasim Ozan Kütahyalı gibi insanların bangır bangır konuşabildiği televizyon kanallarında Ece Temelkuran, Nuray Mert, Nihat Genç neden yok arkadaşım? Bunu bir düşün. Bundan biraz olsun şüpheye düş. Bu insanların susturulmaya çalışılmasında bir bit yeniği aramıyorsan aklından şüpheye düş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder