30 Mart 2013 Cumartesi

SİLAHLARI GÖMMEK




SİLAHLARI GÖMMEK

Yazarı: Orhan Miroğlu

Yayınevi: Everest Yayınları

Basım Yılı: 1. Basım - Ocak 2012

Sayfa Sayısı: 306



İçinde bulunduğumuz ve medya tarafından "barış süreci" olarak adlandırılan dönemden az evvel yazılmış, kürt tarihini anlatmakta tuzumuz bulunsun maksatlı kaleme alındığını düşündüğüm bir inceleme kitabı.

Bu "süreç"te olmasaydık bu kitap hakkında ağır tepkiler doğardı. Zira PKK'yı terör örgütü olarak değil "PKK, bu uzun yıllarda hayata geçirilmiş inkar ve imha politikalarının sonucunda meydana gelmiş büyük bir isyan hareketidir. Aslına bakarsanız belki de modern tek Kürt isyanıdır." şeklinde değerlendiren, dolayısıyla Abdullah Öcalan'ı da terörist degil, bu isyan hareketinin lideri addeden bir dil hakim kitapta.

Kitabın yazıldığı zamanda henüz bu "süreç" dönemine girilmediğinden yazarın bir takım tavsiyeleri olmuş. PKK ile alakalı bazı kavramların değişmesi gibi. Hatırlarsınız daha önce medyada Abdullah Öcalan için "terörist başı", "bebek katili" ifadeleri kullanılırken şimdi bu ifadeleri görmüyor, duymuyoruz. Varsa yoksa "İmralı." Devlet politikası medya dili üzerinden topluma dayatılmaya çalışılıyor. 

PKK ve Kürt halkını ayrık tutmak gerektiğini düşünmüşümdür hep. Genelde de ideal olanın bu olduğu söylenegelmiştir. PKK'nın terör örgütü olduğunun genel kabul gördüğü, aksinin düşünülmediği ve söylenmediği yıllarda PKK nedeniyle Kürtlere karşı doğan antipatiyi ortadan kaldırmak için Kürt başka PKK başka, Kürt meselesi başka, PKK meselesi başka gibi tartışmalar olurdu. Ama yazar böyle düşünmeyip "PKK'nin zaman içinde güçlenen ve siyasallaşan varlığının asıl sebebini, Kürt halkından gördüğü destekte aramak gerekir." demiş. Baktığınızda PKK'yı terör örgütü olarak görmediği için olağan bir söylem oluyor bu.

İşte bunu kabul edemediğim için kitap benim sinirime dokundu. PKK'yı terör örgütü olarak görmemek akla, mantığa, vicdana her türlü aykırı. PKK'nın saldırılarını alt alta yazmaya kalksak iflahımız kesilir. Asker, sivil kaç insanın can verdiğinin çetelesi göz yaşartır. Ama ney? "İsyan" Hatta "modern isyan"

Bu isyanın sebepleri hakkında yazar bir şeyler anlatmaya çalışmış. "Evet, devletin de Kürtlere çok yanlışları oldu" dememiz için uğraşmış. Bunu inkar eden yok zaten. Ama bunu kabullenmek PKK'ya hak vermemizi sağlamıyor. 

Hele Abdullah Öcalan... Bu adamın liderliği, yakalanıp mahkemede " Annem de Türk'tü, devlete hizmet etmeye hazırım" dediği an Kürtler için bitmeliydi. Ama buna da kılıf uydurulmuş. İlaç etkisindeymiş ya da koşullar bunu gerektirmiş. 

Kitabın başlarında Nelson Mandela ile Abdullah Öcalan'ı kıyaslamış ki o kısımlara çok önem ve ciddiyet atfedemediğim için hızlıca geçtim. 

Kürt tarihinin tam anlamıyla yazılmamış olmasına hayıflanan, bunun objektif bir şekilde yazılmasını arzulayan yazar bu kitapla bir nebze sanırım katkıda bulunmak istemiş ama objektif olamadığı gibi - ki gerçi böyle bir kaygısı olduğunu da zannetmiyorum- dişe dokunur bir eser de ortaya koymamış. Ama baktığınızda tam da bugünün kitabı. Pkk ile "barış süreci"ne girilen, Abdullah Öcalan'ın da handiyse bir barış meleği haline getirildiği bugünün dili ve düşüncesinin bir tezahürü bu kitap. 

2 yorum:

  1. Saatlerdir çeşit çeşit kitap bloglarını dolaşıyorum. En son sana geldim abla. -Liseli ergen değilim lakin fotoğraflarından aramızda birkaç yaş olduğu aşikar, tebessümün çok samimi, o sebepten bir an boş bulundum- Arkadaş bu kitap bloğu yapanların yüzde 70-80'i fantastik kitap manyağı. Sayfalarını da aynı manyaklıkla tasarlamışlar zaten. Bir pembe yazmış bir mavi vs. Neyse bunların bu başlığa niye yazıyorum? Orhan Miroğlu denilen kürtçü-bölücü adamın kitabını okuduğun için ilk sarı kartı gösterecektim sana ancak baktım ki barış süreci denilen bu safsataya inanmamış, bir şeyleri görmüşsün; dolayısıyla helal olsun demek için buradayım. Benim de bir bloğum var ama düzenli yazmıyorum, biraz güçlenince söylerim. O zamana kadar sayfanı takip etmeye devam edeceğim, selamlar.

    YanıtlaSil
  2. Abla demeyeydin iyiydi:)
    Kitap seçerken şucu-bucu ayrımı yapmam pek. Bu tarz kitaplar ya düşündüklerimi pekiştirir, ya yeni bir fikir edinmemi sağlar, ya da bu kitap gibi rahatsız edip tam tersini düşündürür.
    Hepsinden faydalanmak lazım.

    YanıtlaSil