20 Nisan 2013 Cumartesi

BİR YERDE



BİR YERDE

( Being There )

Yazarı: Jerzy Kosinski

Çeviren: Aydil Balta

Yayınevi: E Yayınları

Basım Yılı: 1. Baskı,1972 - 4.Baskı,Mart 1990

Sayfa Sayısı: 87


"İşler Güçler" dizisinde harfleri yuttuğu ve kelimeleri yuvarlayıp hızlıca konuştuğu için söylediklerinden hiçbir şey anlaşılmayan, hatta bu yüzden konuşmasında alt yazı bulunan Onur diye bir karakter var. Bir bölümde, bu çocuğun söylediklerinden ulvi anlamlar çıkaran dedeler vardı. Onur normal, günlük, sıradan bir laf ediyor. Dedeler bundan felsefik anlamlar çıkarıyor.

Bu kitapta da böyle bir komiklik var. Üstelik daha üst boyutlu. 

Chance diye bir bahçıvan abimiz var. Adamın biraz aklı noksan. Bir konağın bahçesinde çalışıyor. Aynı zamanda yaşadığı yer de burası. Bahçe onun dünyası. Buradan dışarı adım atmamış hiç. Dünya hakkındaki tek bilgisi bahçe işleri ve televizyonda gördükleri. Okuma yazması da yok. Zaten okula da hiç gitmemiş. Ailesi yok, kimi kimsesi yok.

Evin sahibi ölene kadar bu bahçede yaşamış. Ev sahibi buna yemek vermiş ama onun dışında ne bir maaş, ne bir sigorta hiçbir şey yok. 

Adamın dışarıdaki dünyayla hiçbir bağlantısı olmadığından hiçbir yerde kaydı da yok. Doğum kaydı yok, hastaneye hiç gitmemiş, hiçbir devlet kurumunda ya da özel kurumda işi olmamış. Kimliği bile yok adamın daha ne diyeyim.

İşte böyle bir adamın yaşadığı, ev sahibi ölünce farkediliyor. Ölen ev sahibinin evine, yetkililer geliyor ve evin boşaltılmasını istiyor. Bu bahçıvan da bavulunu hazırlayıp çıkıyor sokağa, hayatında ilk defa.

Dışarıda bir araba çarpıyor kendisine. Ve işte hayatı bu noktadan itibaren değişiyor.

Bahçıvan dedik diye zihninizde bahçıvan tulumlu bir adam canlanmasın. Gayet şık, zarif, asil görünümlü bir adam Chance abimiz.

Çarpan araçtan inen kadın, Chance'ı kendi evine götürüyor tedavi için. Bu ev önemli bir siyasetçinin evi. O kadar ki devlet başkanı bu eve gelip, hasta ev sahibine geçmiş olsun diyor, o derece. İşte bu evde kadın ve kocası Chance'ı pek seviyor. Onun önemli bir iş adamı olduğunu sanıyorlar. İşin komiği bütün ülke öyle sanıyor. Çünkü Başkan bir konuşmasında Chance'ın adını anarak ondan alıntı yapıyor.

Başkan, Chance'a "Borsada havaların kötü gitmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye soruyor. (Başkan da Chance'ı önemli bir iş adamı zannediyor çünkü)

Adamımız şöyle bir cevap veriyor:

"Bir bahçede bitkilerin filizlendiği bir mevsim vardır. İlkbahar ve yaz vardır, ama sonbaharla kış da vardır. Ardından ilkbaharla yaz geri gelir. Kökler koparılmadığı sürece herşey yolundadır, iyi olacak demektir." (sf 37)

İşte Başkan bu laflardan çok etkileniyor:

"Pek çoğumuz, doğayla toplumun bir bütün olduğunu unutuyoruz. Evet kendimizi doğadan koparmaya çalıştığımız halde, hala onun tamamlayıcı bir parçasıyız. Doğa gibi ekonomik sistemimiz de uzun vadede dengeli ve mantıklıdır, bu nedenle de onun kölesi olmaktan korkmamamız gerekir." (sf 38)

Sonrası da hep böyle gidiyor. Koskoca devlet başkanı, diplomatlar, kallavi insanlar bu herifin hiçbir halttan anlamadığını farkedemiyorlar. 

Halbuki adamcağız o kadar dürüst ki, gazetecinin biri "Hangi gazeteleri okursunuz?" diye soruyor. Chance gayet masumane:

"Okumayı bile bilmiyorum" diyor.

"Tabi bilmiyorsunuz. Kimin okuyacak zamanı var? İnsan her şeye yüzeyde kalan bir göz atmakla, konuşmakla, dinlemekle, bakmakla yetiniyor..." diyorlar. (sf 67)

Komik misiniz? Nasıl bir ahmaklık bu? 

O kadar ki Başkan'ın kafaya dank ediyor. "Ulan bu herif kimin nesi? Ulusa seslenişimde adını zikrettim. Ona dair tüm bilgileri getirin" diyor adamlarına. Hiçbir şey getiremiyorlar. Sonra da adamın çok önemli, bilgileri fevkalade gizli tutulmuş bir ajan olduğunu düşünüyorlar falan.

Şaka mısınız oğlum?

87 sayfacık birşey  kitap. Bir otobüslük canı var. Okunur bir çırpıda.






Filmi de var. Senaryosu Altın Küre'ye aday gösterilmiş, Kosinski'ye de En İyi Senaryo Yazarı Ödülü verilmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder