10 Ocak 2016 Pazar

MRS. DALLOWAY




 MRS. DALLOWAY
Virginia Woolf
1925
Çeviren: İlknur Özdemir
Kırmızı Kedi Yayınevi - 6. Basım - Mart 2015
208 sayfa

Ba-yıl-dımmmmm.
Ekşisözlük'te okuması, anlaması zor diye yorumlar var bu kitap hakkında. Ama ben gayet kolay okudum ve keyif aldım. Kendimden şüpheye düştüm hatta. Çünkü anlayışı epey kıt bir insanımdır. Ama anlayacağım ve seveceğim tuttu demek ki.
Clarissa Daloway, bir İngiliz hanımefendi. Akşama evinde büyük bir davet verecek. Onun hazırlığı içinde.
Tam da o gün Clarissa'nın eski sevgilisi Peter Walsh çıkageliyor. Yıllardır görüşmemişler. İkisi de bambaşka hayatlar kurmuş. Peter, Hindistan'a gitmiş. Orada Daisy adında bir kadınla evlenmeye karar vermiş ama kadın evli. Peter, boşanma işlemleri için Londra'ya gelmiş.
Clarissa, kocası Richard ile mutlu bir evlilik sürüyor. Ya da öyle gözüküyor. Ya da daha doğrusu bunu sorgulamıyor. Normal, düz bir evlilik işte.
Kızları var bir de, Elizabeth. Onun tarih öğretmeni ve aynı zamanda bakıcısı var. Dindar bir kadın. Clarissa endişeleniyor kızının bu kadınla çok yakın olmasından ama bir şey de yapmıyor.
Kitap, Clarissa'nın bu davet için hazırlanmasıyla başlıyor. Ve bu davetin olup bitmesiyle de bitiyor.
O süreçte insanların zihinlerinin içini okuyoruz. Mükemmel bir şey bu. Her bir insanın tepesinde bir konuşma baloncuğu varmış gibi. Hepsinin iç sesi dile gelmiş gibi.
Burada önemsediğim insanlar Peter ve Septimus oldu.
"Adı Smith olan milyonlarca genç adam yutmuştu Londra; ailelerinin çocuklarına farklı olsunlar diye taktığı Septimus gibi fantastik isimler umrunda değildi." sf. 92
Septimus, eski bir asker. Savaşa katılmış. Bu arada hikaye Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Londra'da geçiyor. Bu savaşta bir arkadaşını kaybetmiş olan Septimus, ruh sağlığı açısından biraz sorunlu dönüyor. Ağır, çok ağır bir depresyon geçiriyor. Hissizlik diye tanımlıyor bunu. Doktor görmek istemiyor. Doktoru görmemek için de pencereden atlayıp ölüyor.
Karısı Rezia, çok seviyor onu ve yardım etmek istiyor kocası Septimus'a ama elinden bir şey gelmiyor.
Peter,  aşkına karşılık bulamamış bir insan olduğu için kendimle özdeşleştirdiğim ve o yüzden önem verdiğim isimdi.
Clarissa, Peter'i kendisine pek layık bulmamış zamanında. Kendisi bir hanımefendi. İyi bir insan belki ama nobran biri. Duygularına hakim olabilen, çok akıllı sayılmasa da aptal da olmayan bir kadın.
Peter biraz havai mi sanki ne? Yakışıklı olmasına yakışıklı, akıllı da ama galiba güven vermemiş Clarissa'ya. Richard daha olgun, daha sağlam duruşlu birine benziyor.
Richard, o günün öğleninde davetli olduğu Lady Bruton'un yemeğinde Peter'in adı geçince düşüncelere dalıyor. Kıskançlık değil. Sadece Clarissa'yı ne kadar sevdiğini ama bunu ona söylemediğini farkediyor.
"Clarissa'ya açık seçik onu sevdiğini söylemek üzere Londra'da yürüyordu. Hiç söylemeyiz bunu, diye düşündü. Kısmen tembellikten, kısmen utangaçlıktan."..."Odaya girer girmez onu sevdiğini açık açık söyleyecekti. Çünkü insanın hissettiklerini söylememesi çok yazık, diye düşündü." sf. 125
Bir çiçek alıp dönüyor eve. Gene sevdiğini söyleyemiyor ama Clarissa zaten bunu biliyor ve anlıyor. Richard da onun bunu bildiğini biliyor.
Olsun be, gene de söyleyin. Seni seviyorum, deyin. Bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan. Seni seviyorum'lara boğun birbirinizi.
Peter, Clarissa'yı hala unutamamış. Davet boyu da pek konuşamıyorlar. Sadece kitabın sonunda karşılaşıyorlar Clarissa ile. "Bu korku ne? Bu coşkunluk ne? diye düşündü. İçimi böyle olağanüstü bir heyecanla dolduran ne? Clarissa, dedi. Çünkü karşısındaydı." sf. 208
Tüm hikaye sabah Clarissa'nın davet hazırlığı ile başlıyor, ondan sonra daldan dala, insandan insana atlayarak akşam oluyor, davet vakti geliyor, sohbet muhabbet derken, davet de bitiyor, kitap da bitiyor.

*

Kitabı bana tavsiye eden, sonra da hediye eden arkadaşımla kitap üzerine muhabbet ettik. Mrs Dalloway üzerinden kiminle evlenirsin tartışması yaptık. O Peterci ben Richardçıyım.
A: Arkadaşım.
B: Ben
*
A: Peter adam gibi adam değil mi?
B: Peter güzel insan ama sanırım ben de Richard'ı seçerdim. Peter biraz havai gibi sanki. Richard daha olgun, daha güven verici gözüküyor.
A: Bütün duygularını açık ve yoğun yaşayan bir insan Peter. Richard dallamanın teki.
B: Peter eğlenilecek, Richard evlenilecek adam işte.
A: Hiçbir özelliği yok, dümdüz bir adam.
B: Aman Clarissa çok renkli biri sanki. Bulmuşlar işte Richard ile birbirlerini.
A: Clarissa da renkliymiş eskiden.
B: Ben bir rengini göremedim.
A: Peter ona "Mükemmel ev sahibesi olmak için yaratılmışsın." diyor, hakaret etmek amaçlı, ağlıyor bunun üzerine. Peter aynı ben yav.
B: Ağlıyor da ne oluyor? Gene de partim de partim. Ay davetim de davetim. Ay davetimde ölen adamı konuşuyorlar, ay olacak şey mi?
A: ahsdfgasdfasdf. Orada denyoluk yaptı. O konuda Clarissa'ya ben de çok kırgınım.
B: ahahaa
A: Peter ile evlenseydi böyle olmayabilirdi. Eğlenilecek/evlenilecek adam ayrımı mı var? Hülya beni eğit. Hiçbir şey bilmiyormuşum ben.
B: Ben çok biliyorum çünkü. Peter ile evlenilmez. Güven vermiyor ki. Sağlam bir duruşu yok. Bir gelecek vaad etmiyor. Baksana işsiz mi kalmış ne olmuş?
A: Peter sadık olur bence. Birlikte olduğu kişiyi sever, üzerine düşer. Sağlam duruşu yok o okey, evlenilecek kadar sağlam değil.
B: Richard da sadık. Richard da seviyor.
A: Richard dünyanın düz olduğuna inanıyor, boğanın boynuzlarının üzerinde döndüğüne inanıyor. Richard Konyalı. Yolda gördüğü türbanlı kızlara "Böyle kapanılır mı, başı açıklar bile sizden daha iyi." filan diyor.
B: Ay Clarissa neye inanıyor acaba? Clarissa da Konya'nın yüksek sosyetesinden.
A: İğrenç bir adam Richard.sadfasdfaag. Gerçi Clarissa da çok farklı değil. Doğru diyorsun.
B: Clarissa da ciple gezen türbanlı.
A: Cipe binen müteessir hanım. Doğru tamam. Ben kitaptaki bütün karakterler içinde birisiyle evlenecek olsam Peter'la evlenirdim. Erkek merkek n'apalım, o düştü payımıza.
B: Ben Richard ile evlenirdim. Clarissa şahane yapmış. Peter ile takılmış. Kİ ben de takılmak isterdim. Sonra da Richard ile evlenmiş. Şahane.
A: Hayallerimi yıktın şu an ama. Ben Peter'a daha çok benziyorum. Şimdi kızlar benimle takılacak ama başkalarıyla evlenecek.:(
B: Yoo Daisy var işte Peter ile evlenmek isteyen.
A: ı ıh Daisy olmaz. Clarissa olacak. O Clarissa buraya gelecek.
B: İnşallah cınım yaa
A: Mrs Dalloway üzerine kiminle evlenilir muhabbeti yaptık, cidden harika.

 Altını Çizdiklerim:
"Görünmez olduğunu hissediyordu nedense; görünmüyordu; bilinmiyordu." sf.13
"...asla tam anlamıyla tatmin olmamak ya da güvende hissetmemek." sf.15
"Sevmek insanı yalnızlaştırıyor."sf.26
"Alışkanlıklar yıkılırken insanın zihni, serseri bir alev gibi kıvrılıp bükülür ve bulunduğu kaptan fırlayacakmış gibi olur." sf.58
"Topukları kaldırıma 'Hiç farketmez' diye vuruyordu." sf. 60
"Trendeki kompartımanda uyurken başı durmadan omzuna düşen biri gibi sürekli geliyordu aklına." sf. 83
"Bazen içinden sokakta insanları durdurup, eğer iyi görünümlü, nazik insanlarsa, onlara 'Ben mutsuzum' demek geliyordu." sf. 90
"Mutsuzluk saçma, çok saçma bir rüyaydı." sf.91
"Böyle bir dünyaya çocuk doğurulur muydu? Acılar neden sürdürülsündü ki, ya da duyguları durmadan değişen, kaprislerinin, kibirlerinin elinde kah şuraya kah buraya savrulan bu şehvet düşkünü hayvanların soyu neden çoğaltılsındı ki?" sf. 97
"İnsanlar sadece yaşadıkları andan aldıkları zevki artırmaya yarayacak şeylere karşı naziktirler." sf. 97
"Yalnızlığın ayrıcalığı bu; yalnız başınayken insan ne isterse yapabilirdi. Kimse görmezken ağlayabilirdi." sf. 163


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder