7 Nisan 2016 Perşembe

BEN, MALALA



BEN, MALALA
Eğitim Hakkını Savunduğu İçin Taliban Tarafından Vurulan Kız

(I AM MALALA
The Girl Who Stood Up for Education and was Shot by the Taliban)

Malala Yusufzay  & Christina Lamb

Çeviri: Doğan Yılmaz

2013

Epsilon Yayınevi

4. Baskı - Eylül 2015

390 sayfa


Malala Yusufzay, Pakistanlı bir kız.

Okuma yazma bilmeyen bir annesi ve eğitimci bir babası var. İki de erkek kardeşi.

Aile yönünden şanslı. Ailesi onu çok seviyor, destekliyor, ona değer veriyor. Özellikle babasının böyle davranması anlamlı zira Pakistan'da bir babanın kızına, daha genel ifadeyle kızlara böyle davranıldığı pek görülmüyor. Bariz şekilde erkekten daha aşağıda bir muamele görüyorlar. 

Malala akıllı, okumaya istekli, çalışkan bir kız.

Babasının kendi okulu var. Maddi açıdan bir takım zorlukları olsa da idare ediyorlar. Bölgesinde tanınan ve saygı duyulan biri babası. 

Malala ülkesini ve yaşadığı Svat vadisini çok seviyor. Bölgenin güzelliğini anlatmaya doyamıyor. Svat turist çeken bir yermiş. (Pakistan ve turist, pek aklım almıyor.)  Tabi bu güzelliğe iyi bakılmadığının farkında. İnsanların çöpleri nehre atmasına üzülüyor. Ama en çok üzüldüğü şey kızların eğitimine önem verilmemesi.

Ufak ufak Taliban peyda olmaya başlıyor sonra. Tipik dini argümanlarla. Karşıt argümanı da yine tipik "Gerçek İslam bu değil."

Önce Afganistan'da ortaya çıkıyor Taliban. Sonra Pakistan'a da geçiyor. Yılanın başını küçükken ezmedikleri için Taliban gittikçe büyüyor ve hadsizleşiyor. Şiddet içerikli -ahmakça- söylemlerini eyleme dönüştürmelerini kimse engelleyemiyor.

En yıkıcı eylemleri elbette bombalı saldırılar. 

En büyük düşmanları da kadınlar. Taliban kadınları öldürmeden yok etmeye, ortadan kaldırmaya and içmiş gibi. Giyimlerine, dışarıda dolaşmalarına, eğitimlerine müdahele ediyorlar.

"Kadınlar markete gitmeleri halinde saldırıya uğramıyorlardı ama Taliban onlara bağırıyor ve evden çıkmamalarını sağlayana kadar onları tehdit ediyordu." sf.152

İlerleyen zamanlarda kadınları kırbaçlamaya kadar vardırıyorlar işi.

Kızların okula gitmesine de şiddetle karşılar. Okulları patlatacak, kız öğrencilerin yüzüne kezzap atacak kadar şiddet hem de.

Malala ve ailesi bir süre daha direniyor. Bu direnme epey ses getiriyor. Basın tarafından ilgiyle karşılanıyor, Malala'nın kendisini ifade etmesine, Taliban baskısı altında yaşamanın nasıl olduğunu anlatmasına fırsat tanınıyor. 

Malala'nın babası sessiz durmayan, bu eylemlere tepki gösteren biri olduğu için Taliban'ın tehdidi altında. Kimse Taliban'ın Malala'ya zarar vereceğini düşünmüyor. Sonuçta küçük bir kız çocuğunu tehdit unsuru olarak görmeyeceklerini düşünüyorlar. Ama yanılıyorlar.

Malala, okul servisindeyken bir adam tarafından vuruluyor. 

Sonrası İngiltere'ye kadar uzanan bir tedavi maratonu. Büyük ölçüde iyileşiyor, en azından doktorları yaşamasını mucize görüyor, çünkü o kadar yakından başına aldığı mermi ölümcül olurdu ama o yaşıyor ve bunun bir anlamı olduğunu düşünüyor. 

Olay dünyada da çok yankı uyandırıyor. 

Malala, bu ilginin farkında ve bunu amacı için kullanma bilincinde. Amacı yalnızca kendi eğitim hakkı değil, tüm kızların eğitim hakkı için mücadele etmek.

Yaşından büyük emelleri var. Satır aralarında kardeşiyle kavga ettiğini, oyunlar oynadığını, sınıf arkadaşlarıyla derslerle ilgili konuştuğunu söylemese karşımızda 12-13 yaşında bir kız çocuğu olduğunu unutacağız. 

"Taliban'ın vurduğu kız" olarak değil, "Eğitim için mücadele eden kız" olarak anılmak istiyor. 16 yaşında Birleşmiş Milletler'de bu çerçevede konuşma yapıyor.

Bu arada topluluğa karşı konuşma yapma kültürü Pakistan'da epey önemli anladığım kadarıyla. Malala ülkesindeki geleneklerden ve yaşamından da bahsediyor. Dedesinin nasıl iyi bir konuşmacı olduğunu, sonra babasının da nasıl böyle bir meziyeti olduğunu, okullarda bunun yarışmasının yapıldığını yazmış. Önem verilen bir yetenek anlaşılan.

Başka bazı geleneklerinden de bahsetmiş, severek ve saygı duyarak. Ama buradan bakınca "gelenek" adı altındaki bu uygulamalara saygı duymak çok zor. Hatta ileri gidiyorum ve saygı duymuyorum. 

Kendisi aslında bunun farkında, "geleneklerimizle ilgili, özellikle kadınlara yönelik muamele söz konusu olduğunda, büyük açmazlar olduğunu düşünüyorum." diyor. sf.93

"Mollalar ülkemizde Kuran'ı ve hadisleri yanlış yorumlayarak öğretirler çünkü çok az insan orijinal Arapçayı anlayabilir." sf 145 demiş Malala ama Arapça anlayan da yanlış yorumluyor. Hatta bir "doğrusu" var mı, ben ondan da emin değilim. İslamın olduğu yerde bin türlü yorum da oluyor.

Dünyanın - şarkıcısından liderine her kesimden insanın- saygısını kazanan Malala, ülkesi Pakistan'da ise şüpheyle karşılanıyor. Yok ajanmış da, yok şöhret peşindeymiş de.

Üff kitapta bu anlamda Pakistan'la bazı bazı benzerliklerimizi gördüm, hiç hoşuma gitmedi. 

Neticede Malala artık, 16 yaşında 2014 Nobel Barış ödülü almış bir insan hakları aktivisti, bir "eğitim hakkı için mücadele eden kız."   



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder