27 Ağustos 2016 Cumartesi

TÜRK'ÜN ATEŞLE İMTİHANI


TÜRK'ÜN ATEŞLE İMTİHANI

İstiklal Savaşı Hatıraları

Halide Edip Adıvar

1962

Can Sanat Yayınları

5. Basım - Mayıs 2010

313 sayfa


Halide Edip, 1918-1923 arası anılarını yazmış bu kitapta.

Türkiye için önemli yıllar. Milli mücadele dönemi. Bir yanda yabancı ülkelerin işgali var, bir yanda içte yaşanan sıkıntılar, isyanlar, açlık, sefalet.

Halide Edip bu dönemin hem Atatürk, İsmet İnönü, Kazım Karabekir gibi liderler/kahramanlar boyutuna tanıklık etmiş; hem de ismi bilinmeyen, sıradan köylülerin yaşamlarına.

Bu açıdan çok önemli yazdıkları.

*

Şöyle başlıyor:

30 Ekim 1918'den 19 Mayıs 1919'a kadar

"Benim o günlerde maddi ve manevi durumum, Mütareke imza edilip de İttifak Kuvvetleri'nin İstanbul'a girişiyle memlekette hasıl olan umumi hislerden başka değildi. Herkes gibi ben de, 1914'ten itibaren geçen hadiselerin tesiriyle yorgun, şaşkın ve canımdan bıkkın bir vaziyetteydim. Osmanlı İmparatorluğu çökmüştü. Fakat bu korkunç çöküntü altında ezilenler sadece Birinci Büyük Dünya Savaşı'na Türkiye'yi sokan İttihatçılar değildi. Şurasını da eklemek isterim ki, o savaşa girsek de, girmesek de İmparatorluk'un devam edemeyeceğine, ben, o günlerde de inanmıştım. Bununla beraber geleceği görebilen bir siyaset takip edebilseydik belki o günün ani ve korkunç akıbetine uğramazdık. Herhalde, o gün İmparatorluk'un ölümü apaçık bir hakikatti." sf.15

Dilerim, bunun gibi anılar olmaz artık bu ülkede. Çünkü açıkçası 2016 itibariyle bu paragraftaki  "Herkes gibi ben de, ...'ten itibaren geçen hadiselerin tesiriyle yorgun, şaşkın ve canımdan bıkkın bir vaziyetteydim." kısmını hissediyorum. 

*

O yıllarda Türkiye işgal altında. 

İstanbul'a İngilizler hakim.

"Ortada dolaşan bir söylentiye göre, sokakta Türk kadınlarını ısırıyorlar, Türk çocuklarını akşam yemeği olarak yiyorlarmış."sf.17

"Tabii bu bir söylentiden ibaretti. Yalnız şu var ki, Müttefik kuvvetleri, küçük bahanelerle, durmadan Türkler'i tevkif ediyor, cezalara çarptırıyor ve bazen de Müttefik merkezlerde fena halde dövüyorlardı. Evler zorla sahiplerinin elinden alınıyor, içeridekiler dışarıya atılıyordu." sf.18

Böyle bir şehir.

"Hiçbir zaman Türkiye bu kadar parçalanmaya ve yok olmaya elverişli görünmemişti." sf.23

Böyle bir ülke.

*

"Türkler her türlü haksızlığı, hatta fenalığı affedebilirler, fakat onurlarına dokunulduğu zaman mesele bütün bütün değişir." sf.18

Açıkçası bu kısma katılamıyorum. 

Onurumuzun kaldığından bile pek emin değilim. 

*

Kadınların memleket meselerinde erkeklerden daha hassas olduğunu söylüyor:

"Çünkü onlar, siyasi sebepleri anlamasalar bile, yurtlarının tehlikeye girmesine karşı derhal isyan ediyorlardı." sf.19

*

Halide Edip bu dönemde kalabalıklar önünde konuşmalar yapıyor. Özellikle Sultanahmet Mitingi isminin çokça duyulmasını sağlıyor. Burada söylediği "Milletler dostumuz, hükümetler düşmanımızdır." sözü insanlarda saygı uyandırıyor.

*

Ateşten Gömlek romanını bu dönemde edindiği izlenimlerin ışığında yazıyor. Romandaki karakterlerin izlerini, anılarında bahsettiği insanlarda görmek mümkün. 

*

Atatürk'ten bahsettiği kısımlar ilgi çekici. Atatürk'ün rüyaya ve fala inandığını söylüyor Halide Edip, şaşırdım.

Bir akraba kızı olarak Fikriye Hanım'ın Atatürk'e iyi baktığını, becerikli bir kadın olduğunu söylüyor. Ama "kendisini nikahına aldıracak kadar becerikli değil" diye ekliyor. Hasta olan Fikriye Hanım'ın, hastanede Atatürk'ün evlendiği haberini aldıktan sonra kötüleştiğini ve intihar ettiğini duyduğunu söylüyor.

Latife Hanım'dan da bahsediyor çok az. Atatürk'ün onu beğendiğini anlatıyor.

*

Yetim çocuklar meselesi olmuş o dönem. Yetimhaneler kurulmuş. Ermenilerin kurduğu yetimhanelere Türk çocukları da alınıp Ermeni ve Hristiyan olarak kaydedilmiş. Bu durum sıkıntılar yaratmış. 

Kazım Karabekir iki bin kadar Türk çocuğunu evlatlık edinmiş. Eğitim almalarını sağlamış.

Ne olmuş acaba sonra o çocuklar? 

*

Çok zor dönemlermiş.

İyi ayakta kalmışız. 

O döneme dair yazılanları okuyunca hayranlık duyuyorum umut besleyenlere. Çünkü "Her şey bitti artık, yok olduk, bittik." denilebilecek dönemler ve pes etmemişler. Direnmişler. İnanmışlar. Hem kendilerine, hem milletlerine, hem güçlerine. Muazzam kahramanlıklar bunlar. 

Şimdi o dönemlerden daha kötü değiliz aslında. Enseyi karartmamak lazım sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder