12 Eylül 2017 Salı

GÜN OLUR ASRA BEDEL


GÜN OLUR ASRA BEDEL

Cengiz Aytmatov

1980

Çeviren: Refik Özdek

Ötüken Neşriyat

15. Basım - 2007

419 sayfa



Muh te şem.

*

Yedigey Cangeldi, otuz yılı aşkın süredir Sarı-Özek denen tenha, küçük yerde demir yolu işçiliği yapmaktadır.

Çok sevdiği iş arkadaşı Kazangap ölünce onun cenazesini, kutsal saydıkları Ana-Beyit mezarına götürürler.

O yolu giderken Yedigey geçmişe dalar.

*

Yedigey ve eşi Ukubala, Sarı-Özek’te zor şartlar altında da olsa yaşamlarını sürdürmüşler.

Bir gün köye Abutalip ve Zarife adında karı koca öğretmen bir çift gelmiş.

Buraya gelenler zor şartlara dayanamayıp kısa sürede giderlermiş ama Abutalip ile Zarife kalmışlar.

İki aile çok iyi komşu olmuşlar.

*

Abutalip savaşta esir düşmüş. Esir düştüğü için zaman zaman hor görülmüş. Her ne kadar daha sonra partizanlarla çalışmış olsa da esir düşmüş olmanın getirdiği şüpheler peşini bırakmamış.

Bir gün demir yolunu denetime gelen bir müfettişin dikkatini çekmiş. Hakkında soruşturma açılmış. Çocuklarına hatıra olsun diye bıraktığı defterlerde yazdıklarının suç olduğu iddia edilmiş ve tutuklanmış.

Kendisinden uzun süre haber alınamamış. Nihayet alınan haberde ise öldüğü öğrenilmiş.

Abutalip’in karısı Zarife, Daul ile Ermek adlı iki çocuğuyla kalakalmış.

Yedigey ve Ukubala ona can yoldaşı olmuşlar bu süreçte. Zarife’nin çocuklarını kendi çocuklarından ayırt etmemişler.

Yalnız zamanla Yedigey, Zarife’ye aşık olmuş. Bunu ona itiraf bile etmiş.

Ancak Zarife, Yedigey’in köyde olmadığı bir gün köyü terk etmiş. Orada yaşamaya devam ederse sonu olmayacak bir ilişki olacağını anlamış çünkü.

*

Yedigey Zarife’nin yokluğuna çok üzülmüş ama yapacak bir şey de yok.

(Daha sonra Zarife’nin başkasıyla evlendiği haberini alıyor.)

*

Bu arada aynı topraklarda bir de uzaya füze gönderme heyecanı var.

Rus-Amerikan ortak projesi ile uzaya gönderilen araçtaki kozmonotlar Orman-Göğsü denen bir gezegenden bahsediyorlar ve bu gezegendeki canlılarla iletişim kurdukları mesajını iletiyorlar dünyalı yetkililere.

Dünyalı yetkililer bu haber karşısında şok.

Orman-Göğsü gezegeni dünyadan daha güzel, daha adil, daha refah seviyesi yüksek bir gezegenmiş.

Kozmonotlar dünyalı yetkililerden haber bekliyorlar bu olağanüstü bilgiyi tüm dünyayla paylaşmak için.

Fakat dünyalı yetkililer kozmonotları istenmeyen adam ilan ediyor, dünyayı bir çember içine alacaklarını, asla dünyaya gelmemelerini, dünya dışı varlıkların da dünyaya yaklaşmaları halinde savaş açılacağını söylüyorlar.

*

Uzun bir yolculuğun ardından Ana-Beyit mezarına geliyor cenaze alayı.

Fakat mezarlığın etrafı tellerle çevrilmiş. Uzay üssü tam o noktadaymış. Bu nedenle mezarlığa giremiyorlar.

Uzay üssü yetkilileri kesinlikle izin vermiyorlar geçmelerine.

Onlar da Kazangap’ı, oğlunun tüm itirazlarına rağmen oracığa gömüveriyorlar. Kazangap’ın oğlu Sabitcan, içeride aslan kesilip dışarıdaki insanlara kedicik olan, kendini beğenmiş, sünepe bir adam. Babası okusun diye çok uğraşmış onun için, okumuş ama ailesini ve yetiştiği yeri küçümseyen, fakat kendisi de çok büyümemiş bir adam olmuş.

*

Yedigey, cenaze merasimi bitince kendi topraklarına girememiş olmanın hesabını sormak üzere yeniden uzay üssüne gitmeye karar veriyor. Fakat o esnada oradan korkunç bir alev bulutu geldiği için geri dönmek zorunda kalıyor.

Fakat işin peşini bırakmıyor. Bürokratik yollarla bu işin peşine düşüyor.

*

Kitapta yer yer Kazak efsaneleri de var.

Çocuğu Juan Juan adlı kabile tarafından kaçırılıp mankurtlaştırılan bir annenin (Nayman Ana) oğlunun peşinden gidişi, mankurt olduğu için geçmişini hatırlamayan oğluna “Senin baban Dönenbay’dır” diyerek ona geçmişini hatırlatmaya çalışması mesela.

Ya da Raymalı Aga ile Begimay efsanesi. Raymalı Aga yaşlı bir adam. Hayatını sazla sözle sefahat ile geçirmiş. Genç bir kız olan Begimay’a aşık olmuş. Begimay da ona. Fakat Raymalı’nın ailesi bu aşkın kendilerini küçük düşürdüğünü söyleyerek Raymalı’yı ağaca bağlamışlar, ama fayda etmemiş tabii, daha da küçük düşürücü olmuş.


“Raymalı Aga ve Begimay gibi insanlar hayat yolunda karşılaştıkları zaman, birbirlerine mutluluk kadar üzüntü de veriyorlar. Çünkü birbirlerini çıkışı olmayan, kurtuluşu olmayan bir drama sürüklüyorlardı. Bu dramın kaynağı da başka insanların onlar hakkında hüküm vermesidir, bundan kurtulamamalarıdır.”sf.373

*

Çok iyi, çok başarılı, çok enfes, çok her şey bir kitaptı.

157 dile mi ne çevrilmiş zaten. Mupmuhteşem.






Kitabın sonunda çevirenin notu var, diyor ki, yazarın "Cengiz Han'a Küsen Bulut" adlı romanı da okuyun ki Gün Olur Asra Bedel romanının tamamını okumuş sayılabilin. O romanda Abutalip'in nasıl öldüğü ve Rus gizli servisi KGB'nin çalışma yöntemleri anlatılıyormuş.

Ben de okuyayım bir gün. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder